Köşe Yazıları

ALLAH SİZİ NİYE AFFETSİN MUHTEREMLER?…

Siyaset tıkanmadı, sadece iddialar çoğaldı. Buda kötü bir şey değil. AK Parti’de bölünme ya da parçalanma da yok. Çünkü, 4-5 seçim Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacansız yapıldı.
Birkaç kez yazdım, şuan gözüken bir zamanlar AK Partinin kurmayları arasında yer alan yukardaki isimler, partileşme sürecine girdiklerini saklamıyorlar. Zaten, kurucusu oldukları, çok önemli görevler üstlendikleri partilerinden de istifa ettiler.
Bunlardan eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu sessiz sedasız istifa etmedi. Malum, Davutoğlu ve birlikte hareket ettiği birkaç isim hakkında “ihraç edilmek üzere” disiplin kuruluna sevk edilmişti. Davutoğlu ve arkadaşları da, madem ihraç edileceğiz o vakit istifa edelim diyerek karşı bir hamle yaptılar. Aslında bu, malumu ilandan başka bir şey değildi.
AK Parti’de “Yanılmışız… Kandırılmışız…” ifadeleri, bir alışkanlık halinde herkese sirayet etmiş. Oysa, yanılmak veya kandırılmak bir kereye mahsus olmalıydı. Bilemedin 2-3 kez. Oysa bakıyoruz, bu kavrama öyle günah yüklüyorlar ki, bir bakıma bir günahtan kurtulma aracı olarak kullanılıyor. Eğer AK Parti’nin 18 yıllık iktidarı devriyesinde bizzat işin göbeğindeysen ve bu yıllara tekabül eden süreyi içeriyorsa, yanılgı ya da kandırılmak ne demek?
Yapılan iş ve icraatlar da doğrudan, dolaylı bir dahli olanların yanlışlığı şimdi görmeleri çokta inandırıcı olmuyor. Üstünde bir tirt/etiket varken neden yanıldığını anlamadın? Ne zaman ki devlet umuruna ilişkin libası çıkarttırıldığında kandırıldığını anlıyorsun? Bu çok manidar bir durumdur. Hiç kimse, bunun masum bir itiraf olduğuna inanmıyor.
Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi bu konuda şunları yazmış:
“Davutoğlu ile siyaset yapmak üzere AK Parti’den istifa edenlerin bir kısmı sosyal medya hesaplarından, “Yanılmışız, Allah affetsin” diye kayıt düşüyorlar. Siyaset kusursuz olmaz. Erdoğan da, “AK Parti’nin kimi konularda eksiği olabilir, kusursuzluk inancımızda sadece Allah’a mahsustur” diyor. Ama Allah aşkına, Erdoğan’ı çok sevmişiz Allah bizi affetsin demek de ne iş? Erdoğan neyi yanlış yapmış? Neden dolayı Allah sizi affetsin? 15 Temmuz’da darbeye karşı direndiği için yanlış mı yaptı? Askeri vesayeti geriletirken yanlış bir iş peşinde miydi? 27 Nisan e-muhtırasına karşı çıktığı için mi Allah sizi affetsin.
Yoksa Cumhuriyet mitinglerine, 367 kararına ve 27 nisan e-muhtırasına rağmen Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirdiği için mi Allah affetsin diyecek kadar büyük günah işledi. Ya da başörtüsü yasağını kaldırdığı, okullara Kuran-ı Kerim dersi koydurduğu için mi büyük bir günah altına girdiniz de affınızı istiyorsunuz.”
Bunlara bir cevap verin önce siz. İhanetin ve ikbalden sonra “Benden sonra tufan” anlayışınızın hesabını verin öncelikle. Mesela, Bir zamanlar AK Parti Hükümetinde “Başbakan Yardımcılığı” yapan Abdüllatif Şener için bu sözleri söylemem. Çünkü Şener, kendi kriter ve anlayışına ters geldiği için 2007 yılında ikbali bırakıp AK Partiden istifa etmişti. O günden bugüne de AK Parti politikalarını eleştirmeyi sürdürüyor. Siz ne yanlışı gördünüz? Onca zaman neden beklediniz?
Allah sizi niye affetsin, söyler misiniz? Meselenin koltuk meselesi olmadığını nasıl anlatacaksınız bu halka? Meselenin siyasi rant, meselenin ikbal, meselenin etiket olmadığını hangi cümleler kurarak izah edeceksiniz?
Bütün bunları dile getirirken, elbette AK Partinin vahim hatalar yaptığını biliyorum. Bu hataların bedelini de, siyaseten çatır çatır ödüyor. İşte İstanbul, Ankara ve Antalya…Yeni parti kurup, “Genel Başkanlık” şehvetine kapılmış olabilirsiniz. Bunu anlarım. Lakin, ortaya çıkıp, yanılmışız-kandırılmışız “Allah bizi affetsin” demeniz hiçte inandırıcı değil muhteremler…

Cemal İncesoyluer

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: