Köşe Yazıları

15 ARALIK DSP’DE MİLAT OLABİLİR…

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın karşısına rakip aday olarak Tokat’tan gazeteci yazar Hüseyin Alpay çıktı. Aslında bu sürecin miladı 2 yıl önce uzanır. Sonra, her nedense daha önce yapılması gereken DSP Kongresi bu yıla kadar ertelenmiş oldu.

Demokratik Sol Parti’nin banisi, merhum Bülent Ecevit partisinin kuruluşundan itibaren ortaya koyduğu “yerli ve milli” ilkesi, halen aynı çizgide kalabildi mi, bundan çok emin değilim. Ama bir şeyden eminim, gazeteci yazar arkadaşımız Hüseyin Alpay, kesinlikle “yerli ve milli” bir anlayışa sahiptir.  Uzun yıllar DSP Tokat İl Başkanlığını deruhte eden Hüseyin Alpay, sanırım 2012 yılındaki referandum da partisinin genel tutum ve kararının tersine görüşünü medyada açıkladığı için, genel merkez tarafından kibar bir dil ve uyarıyla bu görevden ayrılması istendi. Her fırsatta özgür irade ve ifade özgürlüğünü savunan bir partinin, bu tür tutumu ne ilkti nede son olacaktı. Çünkü, sloganlar ile gerçek hayattaki bakış taban tabana zıttı.

Ne yazık ki, siyaset kurumu zenginlerin, çeşitli bağlantıları olanların ve karanlık ilişkileri bulunanların mecrası haline geldi. Anadolu’nun bir şehrinden çıkan bir insana “Genel Başkanlık”titrini bir türlü yakıştıramayanlara, belki, DSP Genel Başkanlığına Hüseyin Alpay’ı seçerek bir cevap verilebilir. Bunu yapacak olan da, DSP Genel Kurul Delegeleridir.

CHP Genel Başkanlığından sonra, 12 Eylül darbesiyle birlikte yasaklı olan Bülent Ecevit, eşi Rahşan Ecevit’e kurdurduğu DSP, Türkiye’de hükümet kurmuş, başbakanlığı deruhte etmiş bir partidir. 2002 yılında yapılan erken seçimde ise, %20’lerdeki oy oranından %2’lere kadar düşerek, güç ve iktidarını kaybetti. Bu mevzu, ayrı bir yazı konusu olacak kadar bir sosyolojik vakadır. Söylemek istediğim, o dönemlerde ki partilerden MHP dışında hiçbir parti varlığını sürdüremedi. DSP’yi hala diğer partilerden ayrı tutuyorum. Çünkü, hala “Bülent Ecevit’in siyasi mirası” üzerinden ayakta durabiliyor.

DSP özneli akçeli/mirasa dair bir çok iddia ve söylenti var. Doğrudur yanlıştır, bilemem. Ancak, hiç değilse merhum Ecevit’in yerli ve milli duruşuna uygun, demokratik sol anlayışının ve toplumsal sorunların temelindeki eşitsizliğe ses verecek yeni bir sol jargonun yeni bir silkinişine ihtiyaç var. Bu hem merhum Ecevit’in bıraktığı fikri mülahazaların yaşatılması, hem de yoksuldan yana bir siyasete ve siyasetçi anlamına gelir.

İşte, tam da bu noktada Hüseyin Alpay’ın kıymeti öne çıkıyor. Bilgi, birikim, siyasi deneyim ve fikri donanım bakımından Hüseyin Alpay DSP için bir çare olabilir. Bu fırsatı değerlendirecek ve uçurumdan önce son çıkışa direksiyon kıracak erkte, DSP Genel Kurul Delegeleridir.

Aslında, mevcut DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, başından itibaren Hüseyin Alpay gibi bir isimle neden yakın planda çalışmadı, anlamış değilim. “Küçük olsun benim olsun” darbı meseli, her alanda bir hastalıktır. Bunun en temelinde de şişkin ego yatmaktadır. Eskiler buna nefs der. Kibir de, ucb’ta, gösterişte, üstten bakmakta bu dört harfli nefs kelimesinin alt şubeleridir.

15 Aralıkta yapılacak DSP kongresinde Hüseyin Alpay’ın genel başkan seçilmesini sürpriz görmüyorum. Tam aksine, merhum Bülent Ecevit’e “ahde vefa” kararı olarak anlıyorum.

Değerli gazeteci yazar arkadaşım Hüseyin Alpay’a başarılar diliyorum.

Cemal İncesoyluer

 

 

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: