Köşe Yazıları

TGF, BİR ÇINAR GİBİ DİMDİK AYAKTA…

Türkiye’de eğer bir basın meslek grubundan söz ediyorsak, hiç kuşkusuz akla ilk gelen Türkiye Gazeteciler Federasyonudur.

TGF, çok zemheriler gördü, ihanetler, egosu uğruna “yılanlarla işbirliği yapıp”, gücün emrine amade olmuş birçok oluşuma tanıklık etti. Hatırlıyoruz, 2009 yılında yapılan kongrede kaybedenleri teselli eden Bülent Arınç, onlara hormonlu bir örgüt kurdurdu. Bülent Arınç’ı bütün Türkiye izliyor. FETÖ’den yargılanan ne kadar bilindik isim varsa, hepsine methiyeler dizip, hükümetin bu bölücü örgüte karşı verdiği mücadele de adeta elini zayıflatacak açıklamalar da bulunuyor.

FETÖ’nün darbe girişimine hazırlık aşamasında, “kozmik oda” kepazeliği neyse, TGF’ye karşı kurdurulan örgütün de o olduğunu düşünüyorum mesela. Rezillikler bitmiyor ki… Medyayı derdest etme adına, bu sefer de 2018 Ekiminde ki TGF kongresini kaybedenlere bir bakan hamiliğe soyundu. Söz konusu bakan ile ilgili iddialar, çeşitli medya kuruluşlarında yer aldı. Ancak, bu iddiaların mahiyetini ve teyidini almadığım için dile getirmiyorum.

Belli ki, her dönem ve her zaman içerisinde bir “kaybedenler kulübü” oluyor ve ne yazık ki bu taşra siyasetçiliğinin kolektif alışkanlığının tezahürü olabiliyor. İktidarla ilişkilerini “vın vın ya da kazan kazan” üzerine kuran gazeteci taifesi, uzun soluklu bir başarıya ya da kalıcılığı olabilecek mesleki bir oluşuma imza atamamıştır.

Hele hele, insanlık tarihi kadar eski retorikleri servis edenler, yalan ve iftiranın şehvetiyle sarhoş olanlar, gün gelir bunun bedelini çok ağır öderler.

Aslında, bu yazının teması 8-10 Kasım da İstanbul’da yapılan Başkanlar Konseyi ile ilgili olacaktı. TGF’nin 60. Toplantısıyla ilgili bu kaybedenler kulübünün bir çirkefliği oldu mu, bilmiyorum? Çünkü, Sivas’ta yaptığımız 59. Toplantı öncesi akla ziyan yalan dolan girişimlerini biliyoruz. Öyle ileri gittiler ki, rezillikleri, pespayelikleri, puştlukları paçalarından akıyordu. Sonra, Sivas’ın yönetici erkleri bu bremen mızıkacılarının ne yaman mitoman ve hatta nevrotik olduklarını anlamışlardı.

Avrasya Gazeteciler Derneğinin ev sahipliğinde gerçekleşen TGF 60. Başkanlar Konseyi, tek kelimeyle şahane oldu. Öncelikle AGD Başkanı Oğuzhan Bayrak ve yönetimini tebrik ediyorum. Sivas’ta olduğu gibi, 60. Başkanlar Konseyi de temalıydı. Bu toplantımızın teması ise, “Dijital Medya” olarak belirlenmişti. Bu konuda, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Aysel Çetinkaya’nın verdiği konferansta, şahsen çok faydalandım. Hem bilgilerimi tazeledim, hem de ne çok şey bilmiyormuşum diyebileceğim meslek ile ilgili yeni şeyler öğrendim.

Gerçekten de, Dr. Aysel Çetinkaya özellikle yerel gazete sahiplerine yeni bir ufuk ve pencere açtı. Dijital Medyanın, bütün dünyanın yeni trendi olduğunu ve bunu tehlike görmek yerine fırsata çevirmenin yollarını anlattı.

60. TGF Başkanlar Konseyinde açılış konuşması yapan Genel Başkan Yılmaz Karaca basının içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirdi. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkan Yılmaz Karaca, 150’nin üzerinde günlük gazetenin kapandığına, uydu bedelini ödeyemeyen yerel televizyonların ekranlarını karartmak zorunda kaldıklarını belirterek, “Haftalık ve aylık çıkan dergileri hiç hesaba katmıyorum. Anadolu basını batıyor, Yerel basın bitiyor. Bitirilmek isteniyor” dedi.

TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca dışında bu konuları dile getiren bir başka meslek kuruluşunun olmadığını artık dünya alem biliyor. Eğer, Yılmaz Karaca’yı susturursak, herkesi sustururuz diye düşünenlere dost tavsiyesi… Yılmaz Karaca’yı susturursanız, bilesiniz ki, ardında 71 cemiyet ve 17 bin gazetecinin her biri birer Yılmaz Karaca’dır. O sebeple, başından beri TGF üzerine oynadığınız Bizans oyunları, tezgahlar, kumpaslar ve ketepereleri, sadece “Kolpaçinoluk” olarak görüyoruz.

Yıllardır yasal düzleme bekledikleri ancak siyaset kurumunun kendilerini dinlemediklerini söyleyen Başkan Karaca, başta AK Parti ve CHP olmak üzere TBMM grubu bulunan siyasi partileri göreve çağırarak yerel durumunun araştırılıp çözüm üretilmesini istedi.

Cumhuriyet tarihinin her döneminde yaygın ve yerel basını iktidarların tehdidi altında görev altında yapmak zorunda kaldıklarını da dile getiren TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca medyada gazeteci kökenli patronların giderek azaldığını dikkat çekerek, “Biz gazeteciliği etik kurallar içinde yapılmasını istiyoruz. İş adamları gazete patronu olabilir ancak gazeteler silah gibi kullanılmamalıdır. Ancak dijital habercilik konusunda herhangi resmî yasa yıllardır çıkmadı buda doğal olarak merdiven altı internet haberciliğini doğurdu. Gazetecilikle ilgisi olmayan bu kişiler başta Belediyeler olmak üzere herkesi tehdit ederek gerçek gazetecileri de zor durumda bıkıyor” diyor.

TGF’nin başkanlar konseyinde konuşma yapan ve çok değerli tespit ve önerileriyle bilgi dağarcığımızı zenginleştiren cemiyet başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Ancak, Hitit Gazeteciler ve Yazarlar Derneği Başkanı Birkan Demirci’ye ayrı bir parantez açmak isterim. Başkan Birkan Demirci konuşmasında hem özeleştiri yaptı ki, söylediklerinin tamamına katılıyorum. Hem de, hepimizin ufkunu açacak, yeni bir yol haritası belirlememizde ışık olacak önerilerde bulundu.

Özetle, dostlar TGF basın camiasında bir Süreyya Yıldızı gibidir. Yönünü kaybedenler, bu marka ve yıldız olan Türkiye Gazeteciler Federasyonuna silah doğrultuyor ama, uyarıyorum bu silahın namlusu tamda kendi kalplerine dönüktür.

Cemal İncesoyluer

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: