Elbette içmez ama, yeraltı kaynaklarımız, yeraltı zenginliklerimiz toprak altında çürüsün mü gibi akla ve mantığa doğru gelen sözlerle bir teatral monolog dinlemeniz mümkün.
Hafızamızı yokladığımız da siyanürle ilk ünsiyetimiz Bergama’yla başlar. Yani milat Bergama ilçesidir ve o Ege’nin orijinal şalvarlı yiğit kadınlarının çala kalem yazdıkları karton pankartlarla yürüyüş ve protestolarında siyanürün kalleş ölüm daveti duyuruldu. Onlar Ege’de Bergama da, biz Anadolu’dayız deyip pekte duyarlı olmadığımız doğrudur.
Şimdi tam da burnumuzun dibinde Erbaa da, Sakarat ve Boğalı yaylalarındadır tehlike. Allah’tan gazeteci yazar Kemal Vanlı yazdı da haberdar olduk. Yoksa, siyanür denilince aklımıza Bergama ile Çanakkale’nin Kaz Dağlarından başka bir şey gelmeyecekti.
Mevzu şu, Erbaa’nın Sakatat ve Boğalı yaylalarında siyanür marifetiyle altın çıkarılacak. Kemal Vanlı haklı olarak peş peşe yazılar döşüyor. Sesler ve destekler de geldi. Konuyu meclise MHP Tokat Milletvekili Av. Yücel Bulut taşıdı. Vay sen mi meclise taşırsın diyen bir İstanbul’da maden şirketi sahibi yine bir yerel gazetemizde cevap verdi.
Ayrıntıyı gazeteci Kemal Vanlı elifi elifine yazdı. Yani Tokat’a siyanür zehrini hangi firma atacak, çoluk çocuğumuz, gelecek kuşak ve doğanın nasıl etkileneceğini uzun uzun anlattı, Vanlı.
Anlıyor muyuz, bu feryat figana karşı bigane kalıyor muyuz? İşte bizim sınavımız, tam da budur. Allah aşkına, tehlikenin farkında mıyız? Bakın Kemal Vanlı salt siyanüre dikkat çekip isyan etmiyor. Çok önemli şeyler söylüyor ve imdat diyor imdat… Bakın ne diyor:
“Zile’deki mermer ocağına verilen ÇED raporuna…
Niksar’da ki HES projesi için verilen ÇED raporuna…
Turhal Pancar Ekicileri Kooperatifinde yaşanan sıkıntılara HDP tepki gösterdi… meclise HDP milletvekilleri taşıdı…
Bunlar da haber oldu…
Ama öte yandan; CHP ve İyi Parti Salda gölünün koruma kararının kaldırılmasına, orada yapılmaya çalışılanlara karşıydı…
Paralel olarak; bu partilerimizin Tokat’taki tabanları da karşıydı…
Ne açıklamalar, ne paylaşımlar yapılırdı…
Adeta yer yerinden oynatılırdı…
Ama Zinav Gölünde olanlara, orası ile ilgili alınan kararlara ses eden çıkmadı…
Sanırım orası sahipsiz kent Tokat’ın olduğu içindi…
Kaz Dağları’nda altın arama bahanesiyle başlatılan yıkım ve katliama da aynı şekilde Tokat’ta dahil güçlü tepkiler konuldu ortaya…
Ama Erbaa’nın Sakarat ve Boğalı yaylarına atom bombası atılmasına benzer bir katliamın öncü sinyalleri geldiğinde bu partilerin Tokat ve Erbaa yönetimlerinden bir ses duyamadık…
İyi Parti Erbaa İlçe Teşkilatı hariç…
Yaymıyorlar savunma gücünü tabana…
Yükseltmiyorlar seslerini; TBMM koridorlarında, oturumlarında yankılanıncaya… Ulusal haber organlarında manşet oluncaya dek…
Çünkü bunların Tokat’taki yönetimleri adeta tabela partisi gibi…
Tokat ile ilgili neredeyse hiç gündemleri olmuyor…
Tokat yansa bir kalbur samanları yanmıyor…
İşleri güçleri ulusal gündemin getirdikleri ile goy-goy yapmak desek… alınırlar…
Evet alınırlar…
Oysa iki partinin de tabanı çok enerjik…
Tokat’a da, sorunlarına da oldukça duyarlı…
Ne zaman Tokat ile ilgili bir sorun olsa bu partilerin tabanı haykırıyor ama yönetimlerden nedense ısrarla gık çıkmıyor…
Neden kardeşim… Neden?
Neden böyle oluyor yahu…?
Neden muhalefeti eleştirmek zorunda kalır bir gazeteci…?
Nasıl olur da bir kentin en büyük sorunu… bütün sorunlarının anası muhalefetsizlik olur…?
Muhalefet yapamayan muhalefet partileri mi olur yahu…?
Ne bekliyorlar acaba; Ankara’da bazıları manşet atsın da inanalım diye mi…
Nasıl inanacak bu sözüm ona yöneticiler, Erbaa’da bir katliam olacağı ve etkilerinin yüzyıllarca süreceğine… bunun zararını Erbaa halkı, Tokat ekonomisinin çekeceği.. sefasını bizi zehirleyen bir şirketin süreceğini..; FOX TV’den duyunca mı inanacaklar…?
Onlar gündeme taşıyınca mı haberleri olacak…?
Bunların bir ildeki parti yönetme, muhalefet etme öncelikleri nedir acaba…?
Tokat neden sahipsiz anladık mı şimdi..?
Muhalefeti olmadığı için sahipsiz…
Çünkü iktidar, bir iktidarın olmasından çok daha fazla iktidar Tokat’ta..
Tokat’ı sahipsiz bırakan muhalefet…
Bu kez olsun aynı şeyleri yaşamayalım…
Erbaa’da siyanürle maden çıkartılması, ne gibi sorunlara neden olur…?
Bunun bedelini kim öder…?
Sefasını kim sürer…?
Görüşlerini, duruşlarını ortaya koysunlar…
Bunları partilerinin genel merkezine… oradan meclise taşınmasına destek versinler…
Biz de yerel medya olarak, onların tüm bu açıklamalarını, eylemlerini haberleştirelim…
Olmaz mı…?
Şirket şu an ön araştırma yapıyor…
Kaç bin ton siyanür zehri Tokat topraklarına zerk ettiğimde, ne kadar kaç gram altın alacağım…?
O milyonlarca ton verimli toprağı taşımamın maliyeti ne olacak?”
Bu cümlelerin hangisi yanlış? Yok saymakla, görmezden gelmekle bir insan yok olmuyor ki. Elinizi vicdanınıza atın ve düşünün. Tokat için bunca endişeli, tedirgin, umudunu yitirmeden toplumu silkelemek isteyen Kemal Vanlının bu cümlelerinin neresi yanlış dostlar? Ön yargılarımızdan sıyrılıp, bir kere olsun yürekten, “Mevzubahis bu ülke ise, bu Tokat ise, bu Erbaa ise gerisi teferruattır” diyebiliyor muyuz? Diyenlere bir sözüm yok, demeyenlere başka bir şey demiyorum…
