Köşe YazılarıTokat'dan Güncel Haberler

BİZİM MAHALLEDE GİZLİ ELEŞTİRİLER…

Biz kısık seslerdik, mazlumduk, mu’stazaflardık. Başörtülü kızımız üniversiteden atılıyordu. Başörtülü öğretmen, kamuda müdür, yargıda hakim ve savcı olamıyordu. Hatta başörtülü avukat bacımız mahkeme salonuna başörtüsüyle giremiyordu. Bizim mahallenin akil insanları bu durumla yaman bir mücadele verdi.

 

28 Şubat’ta İstanbul’da bir ulusal gazetenin Haber Müdürüydüm. Günlük köşe yazısı yazıyordum. Mutlaka, hergün bir başörtüsü mağduru haberini birinci sayfadan görüyor, başörtü özneli her etkinlik ve tepkiye gazete de yer veriyordum. Mart ayıydı. Bolat gibi bir kış vardı İstanbul’da. Gazete sahibinin temsilcisi beni yanına çağırdı. Cemal Bey dedi, artık yazı yazmayın. Hatta oyalamaya gerek yok, askerler sizin gazetede çalışmanızı istemiyorlar. Çok şaşırmıştım. Askerler benden niçin rahatsız olsunlar ki?

 

Gerçi, 28 Şubat post modern darbesini yapanların lideri Genel Kurmay Başkanı Karadayı, sürecin bin yıl süreceğini söylemişti. Ancak, askerleri bahane ederek beni işten çıkaran gazete bizim mahalledendi. Kadiri Tarikatı ekolündeydi. Gerçekten askerler mi istemişti işten çıkmamı, hiçbir zaman öğrenemedim. Ama bu arkadaşların, süreç bittikten sonra, 28 Şubat’ta ne mücadele verdiklerini gazetelerinde yazdıklarını, televizyonlarında anlattıklarını ibret ve hayretle gördüm.

 

Şimdi, bizim mahalle rahata erdi. Her yönden güçlüler. Sanki orantılı olarak, İslam karşıtlığı, ateizm ve deizm de çoğaldı. Suçu hep karşıya atmaktansa kendimiz bir özeleştiri yapmalıyız.

 

Bakın şu bilançoya;

-106 İlahiyat Fakültesi

-10 bin İlahiyat akademisyeni

-314 bin İlahiyat talebesi

-1607 İmam Hatip Lisesi

-44 bin İmam Hatip öğretmeni

-504 bin İmam Hatip öğrencisi

-100 binin üzerinde din görevlisi

-Binlerce dernek, vakıf, cemaat, STK

-Peki neden İslam’ı hayatımıza hakim kılamadık?

 

Bugün, o zulümleri yaşayan, büyük bir mücadeleden çıkan başörtülü bacılarımız, ablalarımız, müdür, avukat, her türlü makam mansıba ulaşanlara bakıyorum da, başı açık hanımefendilere bir bakışları, bir üst perdeden konuşmaları var ki… Şekilleri İslami ama ruh ve nefisleri şeytanı aratacak zalimlikte. Kibir, üsten bakış, küçümseyen göz süzüş…

 

Ah bacılarım ah. Ne oldu size böyle? Pahalı giysiler giyince, pahalı arabalara binince kendinizi sahip, diğer kadınları köle mi sanıyorsunuz? Gerçekten Allah ve ahirete inansaydınız, görünüşünüzü değil ruhunuzu güzelleştirir,  nefsinizde büyüttüğünüz kibir putunu kırar, üzerinize tevazu libasını giyerdiniz?…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: