Köşe YazılarıTokat'dan Güncel Haberler

HEP YALNIZDI, PEŞİNDEN KALABALIKLAR AĞLADI…

Sezai Karakoç ismi, bu ülkenin bütün kesimlerinin saygı duyduğu bir isimdi. Mona Roza ile yad edenler, fazilet timsali bir adam olduğunu da teslim ederler.
Bir vardır göklerden diyen şiirini, dua gibi okuduk. Ey sevgili, en sevgili derken, muazzez Nebi Hazreti Muhammed Aleyhisselama bir de Sezai Karakoç zaviyesinden baktık. Güzeldi.
Cemal Süreyya, Ahmet Sezai Karakoç için biraz Necip Fazıl, biraz Mehmet Akif var der. Oysa, Sezai Karakoç çok farklıdır. Bir düşünce, bir gönül, bir irfan adamıdır. Sözlerinde hikmet, hayata bakışında ve duruşunda tevazu vardır. Bir bilge gibi yazdı, bir derviş gibi yaşadı, bir aksiyon adamı olarak topluma mesajlar verdi.
Siyaseti bile ilkeleri uğruna yaptı. Kalbi ile dudağı arasında birlik vardı. Eserleriyle, fikirleriyle ve sözleriyle var oldu. Televizyonlara çıkmayı hiçbir zaman istemedi. Görünür olmaktan hoşlanmıyor, kendisine yapılacak iltifata tepkisini mimikleri ile gösteriyordu.
Diriliş Partisini, bir dava adamı olmanın ne demek olduğunu göstermek için kurdu. Öyle de oldu. Bağış kabul etmedi.
Hatta, eserleriyle ilgili olarak bir çok ödül almasına rağmen, hiçbirisini almaya gitmedi. Posta gönderin dedi. Eğer para ödülüyse, derhal geri çevirdi. Fazilet abidesi bir şair, yazar, bir fikir ve siyaset adamıydı. Hayatta olmayı “sürgünlük” olarak kabul ediyordu.
Sürgünlüğün bitti Sezai Ağabey, en sevgili orada. Fazilet, hikmet ve irfan abidesi olarak tam 88 yıldır sürgündü. Göklerden gelen bir karar vardı, bir davet vardı. Allah rahmet eylesin Sezai Karakoç. Hayatın örneğimiz vefatın ibretimiz olsun…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: