Avrupa Birliği, üzerinde yıllardır tartışılan birliğin yeni göç ve sığınma yasalarıyla ilgili anlaşmaya vardı.
Lüksemburg’da yaklaşık 12 saat boyunca değerlendirilen yoğun bir müzakere sonrasında AB İçişleri Bakanları toplantısından çıkan sonuca göre ; Avrupa Birliği’nin göç politikasında radikal reformlar öngörüyor. Alınan kararlar AB’ye gelen göçmenlerin eskisi gibi rahat edememesini ve hızlı şekilde sınır dışı edilebilmesini öngörüyor.
İLTİCA HAKKI YOKSA SINIR DIŞI EDİLECEK
Avrupa Birliği sınırlarına giren yasa dışı göçmenlerin, önce gözaltına alınması, ardından da kısa sürede ‘geldiği ülkeye geri gönderilmesi’ konusunda anlaştı. Buna göre, iltica eden sığınmacılar, 12 haftalık inceleme sonrasında iltica hakkı yoksa ‘güvenli ülke’ sayılan Türkiye’ye gönderilecek.
TÜRKİYE VE SURİYE’DEN GELENLER
Türkiye, Suriye ya da Afganistan’dan kaçak olarak gelip iltica talebinde bulunanlar da, gözaltına alınacak ve 12 haftalık incelemeye tabi tutulacak.
Sürenin sonunda, köken ülkesinin “güvenli” olduğu belirtilerek ilticacılar geri gönderilecek. Türkiye üzerinden gelenler de, ilticaları reddedilirse yine Türkiye’ye iade edilecek.
AB’ye kaçak göçmen akışında Türkler, Suriyeli ve Afganlar’dan sonra üçüncü sıraya yükselmişti.
Anlaşma metni, Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilmesinden sonra yürürlüğe girecek.
İLK ÖNLEM: CEZAEVİ KOŞULLARI
2024’ten itibaren yasa dışı olarak ülkeye gelen ilticacı, göçmen ya da kaçaklar artık ev gibi kamplarda kalmayacak. Bu kişiler öncelikle “cezaevi koşullarına” benzer koşullarda tutulacak. Bu merkezler sıkı şekilde kontrol edilecek.
Mevcut durumda göçmenler kamplarda 6 ay yaşayabiliyor, istedikleri yere gidip gelebiliyor ve hatta çalışabiliyorlardı.
YETKİLİLERİN ANLAŞMA SÜRECİNİ DEĞERLENDİRMELERİ ;
Lüksemburg’daki görüşmelere başkanlık eden İsveç Göç Bakanı Maria Malmer Stenergard anlaşmayı, “Bunları söylemek için burada oturduğuma inanamıyorum ama sığınma başvurularına genel yaklaşım, göç yönetimi ve sığınma sürecine ilişkin düzenlemeler konusunda anlaşmaya vardık” ifadelerini kullandı. AB yetkilileri anlaşma sürecini bir “maraton”, anlaşmayı ise “tarihi” olarak niteledi.
