Köşe Yazıları

“Kriz yok” dediler, sonra kapattılar…

İster yaygın, isterse yerel gazete olsun, yayın hayatından çekilmelerine çok üzülüyorum. En son kapanan iki gazete var: Star ve Güneş Gazeteleri…

Bu konuda, Gebze’nin yüz akı gazeteci yazar dostum Levent Altun şahane bir ironi yazmış. Daha doğrusu doğru tespit ve asparagas manşetin muhataplarına ciddi bir eleştiri yapmış. Levent Altun, aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreter Yardımcısıdır. Şimdi, mevzuyu yorumlamadan önce, Levent Altun’un o şahane paylaşımını okuyalım…

“Ekonomik kriz yok manşetleri atan Star ve Güneş gazeteleri, ekonomik kriz nedeniyle kapanıyor. Ne kadar ilginç değil mi? Kriz nedeniyle ülkemizde o kadar çok yerel gazete kapandı ki, görmemezlikten ve duymamazlıktan gelindi. Oysa diğer tarafta okuyucuya değil de,siyaset ve sermaye gücüne bağımlı olup, güç elden gidince kapanan yaygın basın var.

Güzel bir söz vardır;

Kuş konduğu dalın kırılmasından korkmaz, çünkü güvendiği dal değil, kendi kanatlarıdır. Cefakar ve fedakar Anadolu basını dala değil, kanatlarına güveniyor. Yeter ki bazı gazetelere dal olanlar, bizim kanatlarımızı kırmasınlar…”

Levent Altun, bu kısa paylaşımıyla yaygın yerel basının hal-i pür melali ortaya koymuş, adeta kral çıplak diye haykırmıştır. Bu paylaşımın noktası virgülüne, verdiği mesaja, hatta Levent Altun’un niyet ve amacı her neyse, tamamına katılıyorum.

Türkiye Gazeteciler Federasyonunun Başkanlar Konseyi toplantılarında, gerek Genel Başkanımız Yılmaz Karaca, gerekse Konsey Üyesi Başkanlarımız özellikle Anadolu’daki yerel basının sorunlarını enine boyuna ele alır. Bununla da yetinmez, sonuç bildirgelerini bir rapor haline getirip, hükümette ki ilgililere ve bütün siyasi partilerimize sunulur.

Peki, bütün bunlardan sonuç aldık mı? Almadık, alamıyoruz. İktidarda, siyasi partilerde bu işin çabasını gösteren TGF’den başka bir STK’yı göremiyor. Adına konfederasyon denilen ve üzerinde FETÖ gölgesi ve iddiaları olan basın kuruluşu, kabuğuna çekilmiş, bir zamanlar sırtını yasladığı Bülent Arınç’ın güç kaybıyla sinmiş ve kendisini beklemeye almış. Bir başka patinaj halindeki oluşum var ki, henüz kemalatını tamamlayamamış, sırtını dayadığı bir siyasetçinin iteklemesiyle bir şeyler yapıyor görünümüyle, yaygın ve yerel basının hiçbir derdine merhem olma niyetinde dahi değiller. “Gezelim görelim, yiyelim içelim lay lom” gibi bir konsept içerisinde yuvarlanıp gidiyorlar.

Türkiye genelinde, kala kala Türkiye Gazeteciler Federasyonu kalıyor. Oda, nereye yetişeceğine, özellikle Anadolu basınının içinde bulunduğu bu çıkmaza nasıl bir çözüm bulacağının hesapları içerisinde, oradan oraya koşturup duruyor.

Bekleyin ve görün, bir zamanlar sırtını Bülent Arınç’ın gücüne sırtını dayayanlar nasıl ki şimdi sudan çıkmış balık gibilerse, şimdilerde bir siyasetçiye bel bağlayıp şımarık tavırlar içerisinde olanlar da, tıpkı öneki örnekte olduğu gibi ortada kalacaktır. Çünkü, bu bir “Kağnı gölgesini kendi gölgesi sanmaktır.”

Göz seğirmesi ve yanılgılar, tekrarı olmayan hayat düzleminde bir bedel ödemeyi gerektirir. Türkiye Gazeteciler Federasyonu, bu ülkenin marka tek mesleki kuruluşudur. Bu o kadar öyledir ki, bu çatının altından çıkıp, nerede fener söndürürlerse söndürsünler, TGF’yi sadece taklit edeceklerdir.

Herkeste bilir ki, hiçbir taklit sahicisinin yerini asla tutmaz. Demedi demeyin muhteremler…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: