Köşe Yazıları

Erbaa’da Ki konu dini bir mevzu mu?

İslam kültürü içerisinde, bir yeni başlangıçlarda, sürekli yolunda gitmeyen işlerde, kaza-bela savması niyetiyle veya yeni konut-araç alımlarında kurban kesmek gibi bir alışkanlığımız vardır.

Nevzuhurlar bilmez, 80’li yıllarda “Banker Enflasyonu” içerisindeki Banker Kastelli ismiyle maruf bir şahıs vardı ki, faizle verdiği paralarını alamadığı kimselerin tapulu konut ya da arsasına el koyar, sonra da kurban keserek, kendi kendisine hayırlı kazançlar dilerdi.

Benzer kültür, sanatçılar arasında da çok yaygındı. En bilineni, Bülent Ersoy Maksim Gazinosunda sahne almadan önce, kurban keserdi. Erbaa Belediye Başkanı Ertuğrul Karagöl’e bağışlanan bir lüks otomobil mevzusu medyaya da tartışılıyor. Tam da bu tartışmanın harı içerisinde, Başkan Karagöl mevzuyla ilgili bir adım daha atarak, bağışlanan makam aracının önünde kurban kesip, dualar yaptırdı. Bunu nasıl anlamamız gerektiğini bilemedim. Belli ki başkan, mevzuya tüy dikmek niyetinde. Tabii, dini bütün olduğuna dair bir mesajda vermek istemiş olabilir.

Konuyu ilk yazan isim, gazeteci yazar Kemal Vanlı… Sonra olay, ulusal basına da taşındı.

Erbaa Belediye Başkanı Ertuğrul Karagöl’ün, “hayırsever bir iş adamı bağışladı” dediği yarım milyonluk makam arabasıyla ilgili yeni bilgi ve belgeler ortaya çıktı. Gazeteci Kemal Vanlı’nın dün yazdığı yazıda, makam arabasını hayırsever bir iş adamının değil, yönetim kurulu başkanı Ertuğrul Karagöl’ün olduğu katı atık birliğine ait sahada enerji üretme ihalesi almış firmanın verdiği ortaya çıktı. Vanlı dünkü yazısında; “bu araçtan hariç, kayıtlara geçmeyen başka para ve maddi hediyeler alındı mı?” şeklinde bir soru yöneltti.

Bu yazıyı kaleme aldığımda, yukardaki soruya Erbaa Belediye Başkanı Ertuğrul Karagöl’ün bir cevap verip-vermediğini bilmiyorum.

Tabii, Belediye Başkanları halkında gözü önünde olan insanlar. Daha önemlisi, seçim atmosferinde ki konuşma ve vaatleri de takip edilir. Bu bakımdan da, Başkan Karagöl “kiralık araç ve makam arabası” noktasında ciddi eleştiriler içeren sözler hatırlatılıyor. Bu konuda sadece Karagöl takipte değil. Ulusal medyada mesela İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçim sathı mahallindeyken sırladığı vaatler ile bugünkü icraatları karşılaştırılmaktadır.

Erbaa Belediyesinden ihale alan bir firmanın makam arabası hediye etmesi bir sıkıntı, aracın başında kurban kestirmesi ikinci sıkıntı, seçim atmosferinde vaat olarak sıraladığı ve eleştirdiği bir konuyu aynen kendisinin de uygulaması ayrı bir sıkıntıdır.

Bu üç sıkıntı, salt sıkıntı değil aynı zamanda kuşkuları kamçılayan birer vakıa olarak orta yerde kalmıştır. Sorularda peşpeşelenir elbette. Söz konusu şirket, Başkan Karagöl’e neden makam racı hediye etmiş olabilir? Enerji Üretme şirketi ve Erbaa Belediyesinin ihale verdiği şirket, bütün işlem ve evreleri yasal çerçeve de olsa dahi, “acaba?” sorusunun parantezi hep açık olacaktır. Bu tek soru bile, kuşku bulutlarının yoğun sis ve zifiri karanlık mevzulara kapı aralaması kaçınılmazdır.

Ne yazık ki, haberci ya da yazarın konuyu gündeme taşımasıyla birlikte aynı yöntem devreye sokulmuştur. Bunun adına da linç diyoruz. Gazetecinin olayı gösterdiği parmağın tarafına bakmak yerine, direkt parmağa bakmak suretiyle pozisyon alınması, peşinden saldırgan bir tutum ile olayı ortaya çıkaran gazeteciye saldırılması, artık şerbetli olduğumuz bir durumdur.

Oysa, yapılacak basit bir iş vardır. Gazeteci soru sorar, muhatabı da cevap verir. jHepsi bu…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: