Özellikle son 5 yıllık siyasi literatürde özelenen “Diktatör” kavramı, herkesin bildiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakıştırılıyor. O vakit bu kavramı biraz irdeleyelim. Tarih sahnesinde ne kadar diktatör varsa, hepsinin en temel ve belirgin özelliği, iktidarında güçlü isimlere yer vermezler. Başka bir ifadeyle, diktatörler düşük profilli kişilerle çalışırlar. Hitler, Stalin, Mao Zedung, Tito, Çavueski, Enver Hoca, Saddam, Kaddafi, Enver Sedat, Suud Ailesi, Humeyni, Curchill, Lenin, Şah Rıza Pehlevi, Hafız Esad ve oğlu… Bütün bu liderlerin iktidar hikayelerinde, ikinci bir isim göremezsiniz. Bir iki istisna vardır ki, mesela Fidel Castro ihtilal ortağı Che Guevara dır. Kaddafi’nin ortağıda Albay Hafterdir. Şimdi gelelim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a… Abdullah Gül ikinci adam, Bülent Arınç üçüncü adam. Abdüllatif Şener dördüncü adam. Dönem değiştikten sonra, Ahmed Davutoğlu ikinci adam. Ali Babacan üçüncü adam. İdris Naim Şahin dördüncü adam. Tayyip Erdoğan’ın gerek başbakanlığı, gerekse Cumhurbaşkanlığında, ikiden beşe kadar güçlü profilli isimler hep olmuştur. Eğer bir diktatör aranıyorsa, bu Cumhurbaşkanı Erdoğan değildir… Bir korku nedeniyle bu kavramı gündeme taşımakta faydasızdır…
