Köşe Yazıları

Darbeler ve Muhtıralar

Aslında birşey yazmayayım dedim ama yine duramadım. Bugün 27 Nisan 2007’de verilen e-muhtıranın ikrah ettiğimiz yıldönümündeyiz. Bundan 13 yıl önce AK Parti hükümetine askeriye tarafından bir uyarı mektubu verildi. Peki sorun neydi? Ekonomi yolunda, yatırımlar şahane, her alanda devrim niteliğinde gelişmeler varken, e-muhtıra neden verildi? Hangi darbenin gerekçesi haklıydı ki? 60 darbesi ve asılan üç insan… 12 Mart muhtırası ve asılan gençler… 12 Eylül darbesi ve yüzlerce asılan gençler, söndürülen ocaklar, işkenceden geçen bedenler. Sorun anarşimiydi? Öyleyse neden 13 Eylül de kibrit gibi anarşik olaylar kesildi? Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat sürecinin gerekçesi neydi? Batı Çalışma Grubunu hatırlıyor musunuz? O Çevik Birleri. Herbirisi birer tanrıydı. Tıpkı Haman, Firavun ve Nemrut gibiydiler. Kendilerini Türkiye’nin sahibi, halkını da marabası/kölesi sanıyorlardı. Sonra, 27 Nisan e- muhtırası, peşinden 2016 da 15 Temmuz darbe girişimi. Bütün bunların temelinde askeri vesayet vardı. Kendini sahip sanan tanrılar. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının isimlerini, siyasetçilerin isimleri gibi ezbere biliyorduk. Şimdi, Genelkurmay başkanının ismini bilen var mı? Yok. Olmamalı zaten. Demokrasilerde bilinmez. Ve her bir darbe, emperyalist ülkelerin desteğiyle yapılıyordu. Bu milletin bağrından çıkan ordumuz, bir kaç ihtiraslı generalin kullanılmasıyla, mandacı darbe yapılıyordu. İşte bu cılız, sönük, gaza gelerek verilen e- muhtıra da böyleydi. Fakat, karşısındaki siyasi irade korkak değildi. Gerekli cevabı verdi. Bu ülkede askeri darbelerden medet uman siyaset hep oldu. Ne yazık ki bugün de var. Ancak, artık eski Türkiye yok. Bu millet 15 Temmuz da ki direnişiyle güçlü bir mesaj verdi. Mesajı anlamakta güçlük çekenlere hodri meydan…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: