Köşe Yazıları

Bir yıldız doğuşunun Öyküsü…

Bir yerel gazetemiz Öykü Ülkü’yle yaptığı röportajı yayınlamasıyla, çok mutlu oldum. Çok iyi bir iş yaptılar. Son derece duyarlı ve genç bir yeteneğin, üstelik hemşerimizin görünür olmasına katkı sağladıkları için, bu yerel gazetemizi kutlarım.

Ertelediğim yazılardan birisiydi. Güncel olayların hay huyu içerisinde bir türlü Öykü Ülkü’yü yazamadım. Aslında bu konuda ne tür mazeret söylersem söyleyeyim, kendimi dahi ikna edemiyorum. “Ozan” desek, daha çok genç, ancak ozanlığın ve deyişlerin öyle bir hakkını veriyor ki, selpe deyiş, duvaz ve semahın nasıl ete kemiğe bürünüp Öykü Ülkü’nün hançeresinden çıkıyor, hayran olmamak mümkün değil.

Öykü’yü ilkin geçen sene “Tokat’ın Enleri Ödül Töreninde” gelecek vadeden genç sanatçı anonsuyla tanıyıp, keyifle dinledim. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü 2. sınıf öğrencisi Öykü Ülkü, yerel gazeteye verdiği röportajda şunları söylüyordu:
“Tokat Almus Kınık Kasabası nüfusuna kayıtlı ama doğma büyüme İstanbul Sancaktepe de ikametgâh etmekteyim. Bağlama ve piyano çalıyorum. Bunun yanı sıra bazı TV kanallarında ve özel günlerde seviyemi bozmayacak şekilde sahneler alıyorum. Bir de Sancaktepe Özer Müzik Merkezinde piyano ses eğitimi ve bağlama dersleri veriyorum.

Dokuz yaşımda babamın yönlendirmesiyle bir bağlama kursuna başladım ardından başka yerlerde büyük üstatlardan dersler alarak eğitimime devam ettim. Ve hala öğrenmeye devam ediyorum.Zaman geçti büyüdükçe sesimin müziğe yatkın olduğunu ve yetenekli olduğumu keşfettik. İlkokulda öğretmenlerim bilgilendirdi beni Güzel Sanatlar adına. Sonra Aydın Doğan Güzel Sanatlar lisesini kazandım. 4 yıllık müzik eğitiminin ardından başka bir mesleği de tercih edemezdim doğrusu. Ve ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarını kazandım. 2.yılım ve hedeflerim daha yüksek. Mahsuni Şerif, Erdal Erzincan, Neşet Ertaş, Özlem Özdil, Güler Duman, Sevcan Orhan müzikte etkilendiğim isimler.”

Kendisine örnek aldığı isimlere bakar mısınız? Hepsi de Türk Halk Müziğinin devleri. Öyle bir mızrapsız saz çalışı var ki, iddia ediyorum sazı yapan dahi böyle bir yeteneği hayal etmemiştir. Öykü Ülkü, geçen sene bir “Gelecek Vadeden Sanatçı” olarak ödül alıp, sahne yaptı ama, sanatta geldiği nokta itibarıyla, geleceğin ta kendisi olmayı başaran sanatçıdır, ozandır, ustadır.

Hem mektepli, hem alaylı olmayı şimdiden başarmış bir kardeşimizdir, Öykü Ülkü. Bir Tokatlı hemşerisi ve kabul ederse ağabeysi olarak, ne zaman bir televizyonda kendisini izlesem, türkülere kattığı hüzün ve duygudan dolayı kendimden geçiyorum. Roman okuyor, Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Turgut Uyar gibi Türk Edebiyatının doruk isimleriyle kitapları aracılığıyla ünsiyet kurmuş, Dostoyevski gibi dünya edebiyat klasiklerinin lideri bir isimi okumuş. Yani, salt sazı ve sözüyle var değil Öykü Ülkü. Eğitimin yanı sıra, kültürel alt yapısını da bir güzel donatmış.

Öykü Ülkü, özlediğimiz ve beklediğimiz dört başı mamur bir sanatçı olmanın farkında. Üstelik salt saz değil, Öykü Ülkü Batı Müziğiyle ilgili eğitimde alıyor. Bu konuda bakın ne diyor Öykü: “Okulda aldığım batı müziği eğitimiyle Opera ve Sanat müziğinde de yetenekli olduğumu gördüm. Buna da bayıldığımı söylemek isterim. Müzisyen olmak da bunu gerektirir zaten bir tarafta kısılıp kalmamak gerekiyor. Müziğe çoklu pencereler açmak lazım.”

Vizyon ve ufuk diyoruz ya, Öykü Ülkünün şu cümlelerini okuduğunuzda, fazla değil 5 yıl sonra nasıl bir dorukta ve Türkiye’de nasıl bir sanatçının yıldız gibi doğuşuna şahit olacağımızı gösteriyor. Allah yolunu açık etsin Öykü Ülkü, yolun yolumuzdur.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: