Köşe Yazıları

MANDACI TAİFE…

Milli Mücadele’de bir “Mandacı Taife” vardı. Bu konuda başlı başına bilgi ve fikir sahibi olmak istiyorsanız, Doç. Dr. Oğuz Aytepe’nin “Milli Mücadele’de Manda Sorunu ve Mustafa Kemal’in Yaklaşımı” isimli kitabını alır okursunuz. Yakın tarihimizle ilgili en önemli çalışmalardan birisidir.

Günümüzün “Mandacı Taifesine” gelmeden önce, Milli Mücadele döneminde ki mandacılarla ilgili küçük bir anekdot aktarmak istiyorum.

Doç. Dr. Oğuz Aytepe’nin kitabından:
“Manda ve himaye sorunu Milli Mücadele başında Türk aydınlarının tartıştığı önemli konulardan biri olmuş, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının kararlı tutumu, ABD’nin isteksiz olması nedeniyle gerçekleşmemiştir. Manda ve himaye sistemleri aralarındaki pek çok farklılıklara rağmen bazı benzerliklerinden dolayı genellikle birbirinin yerine kullanılmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonunda Paris Barış Konferansı’nda gündeme gelen manda sistemi Güney Afrikalı General Jean Chiristiaan Smuts tarafından 16 Aralık 1918’de sunuldu.Buna göre, yenilen merkezi devletlerden ayrılacak ülkelerin yönetimi Milletler Cemiyeti’ne bırakılacaktı. Henüz “bağımsız olma” yeteneğine sahip sayılmayan uluslar Milletler Cemiyeti tarafından bu “yeteneğe” erişinceye kadar eğitilecekti. Ancak kurum bu işi kendisi yapmayacak ve “büyük” bir devleti görevlendirecekti. Bu devlet Milletler Cemiyeti’nin vekili olarak, söz konusu ulusu yönetecekti.”

Gelelim bugüne… Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa’ya tanıdığı “Kapitülasyonlar” faciası, zamanla tüm Avrupa ülkelerine yaygınlaştırılmıştı. Sistem, IMF’nin modern dünyada uyguladığı sistemden hiçbir farkı yok. Söz konusu kapitülasyonlar yürürlükteyken, Milli Mücadele başlatılmıştı. İşte bu süreçte de, “Mandacı Taifenin” varlığını görüyoruz ve tarihimize kaydediliyor bu.

Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetinin, kuruluş anlaşması çerçevesinde gözlem görevini yerini getirmek üzere geldiği Türkiye’de resmi programda olmadığı halde CHP ve İYİ Parti temsilcileriyle görüşmesi, tartışmaları da beraberinde getirdi.

Söz konusu ziyaretler sırasında IMF uzmanları, önde gelen kamu kuruluşlarına ilaveten iş dünyası, sendika, sivil toplum ve benzeri gruplardan temsilcilerle de görüşmeler yapıyor. Fon yetkilileri, üyelerin ödemeler dengesi gelişmeleri, sermaye hareketleri düzeyi, dış finansman kaynaklarının yeterliliği, uluslararası sermaye piyasalarına erişim olanakları, rezerv düzeyi gibi pek çok konuyu ele alabiliyor. Görüşmelerin sonunda ise ekonominin durumunu etraflıca değerlendiren bir uzman raporu hazırlanarak, ülke temsilcilerinin uygun görmesi halinde söz konusu rapor yayımlanıyor.

Basına yansıyan “IMF heyetiyle CHP ve İYİ Parti yetkililerinin gizli görüşmesi” üzerine ise Uluslararası Para Fonu (IMF) İcra Direktörü Raci Kaya, söz konusu toplantıların bilgileri dahlinde olmadığını belirterek, “Heyetle yapılan toplantılar boyunca böyle bir görüşme niyetinden dahi söz edilmemiştir. Buna rağmen böylesi saklanan, meşruiyet dışı bu toplantı, Türkiye’ye karşı farklı bir ajandanın varlığının göstergesidir” ifadelerini kullanmıştı.

Beğenelim-beğenmeyelim, 70’li yıllardan bu yana IMF’nin boyunduruğundaki Türkiye, son 10 yıldır bundan kurtulmuştu. İktidarın IMF ile görüşüp-görüşmediğini bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IMF ile gizlice görüşen CHP ve İYİ Parti’ye yönelttiği ağır eleştiriler üzerinden yürüdüğümüzde, hükümet cenahının görüşmediği anlaşılıyor.

Yeni mandacı zihniyet, IMF ile görüşme yapan siyasi partilerdir. Bunun lamı cimi yok. Lafı hiç eğip bükmeyelim, IMF denilen büyük tefeci bezirgan kurumu, hangi ülkeye girmişte iflah olmuş? En önemli örnekte kendi ülkemizdir. Türkiye’nin kalbinde, damarlarında yıllarca oturup sömüren IMF, bugün eğer CHP ve İYİ Parti’yle görüşüyorsa, bu hiçte hayra alamet değildir. Özellikle Ana Muhalefet Partisi CHP’nin iktidara alternatif olacak proje üretme yerine IMF ile görüşerek bir ekonomik çözüm arıyorsa, bilinsin ki doğru yolda değildir. Mandacı zihniyetin tezahürü ve eski retoriklerin tekrarından başka bir manaya gelmez.

Umuyor ve diliyorum ki, CHP ve İYİ Parti’nin IMF ile gizlice görüşmesi, sadece “nezaketen” bir görüşmeden öteye gitmez.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
%d blogcu bunu beğendi: